SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EŞRİBE BAHSİ

<< 3678 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا أَبَانُ حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ أَبِي كَثِيرٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْخَمْرُ مِنْ هَاتَيْنِ الشَّجَرَتَيْنِ النَّخْلَةِ وَالْعِنَبَةِ قَالَ أَبُو دَاوُد اسْمُ أَبِي كَثِيرٍ الْغُبَرِيِّ يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ غُفَيْلَةَ السَّحْمِيِّ وَقَالَ بَعْضُهُمْ أُذَيْنَةُ وَالصَّوَابُ غُفَيْلَةُ

 

Ebû Hureyre (r.a)'den Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

 

"Şarap şu iki ağaçtan, yani hurma ve üzüm ağacından (yapılan içki)dir."

 

Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin ravisi) Ebû Kesîr el-Guberî'nin ismi, Yezid b. Abdurrahman b. Gufeyle es-Sahmî'dir. Bazıları (onun isminin) Üzeyne (olduğunu) söylemiş/erse de doğrusu Gufeyle'dir.

 

 

İzah:

Müslim, eşribe; Tirmizî, eşribe; İbn Mâce, eşribe; Ahmed b. Hanbel, II, 279, 408, 409, 474, 496, 518, 526.

 

Şarabın hurma ve üzümden yapıldığını ifade eden bu hadisle; üzüm ve hurmadan yapıldığı gibi baldan, buğdaydan ve arpadan da yapılabildiğini ifade eden 3676 ve 3677 numaralı hadisler arasın­da bir çelişki olduğu söylenemez. Çünkü bu hadiste ifade edilmek istenen; şarabın çoğunlukla üzümle hurmadan elde edildiğidir, bu ikisinin dışında baş­ka bir maddeden şarap elde edilemeyeceği değildir.

 

Bu hadis, şarabın haram kılındığını te'kid etmek için söylenmiş bir ha­distir. O zamanlar şarap yapmakta en çok kullanılan üzümle hurma olduğu için bu iki maddeye işaret edilmekle yetinilmiştir. Bunu, karnın genellikle etli yemeklerle doyduğuna ve giyimin yünlü kumaşlarla gerçekleştiğine işa­ret etmek isteyen bir kimsenin, "Karın etten doyar, ısınma yünle olur" de­mesine benzetebiliriz. Kişinin bu sözüyle diğer yiyecek maddelerinin karın doyurmadığını ve diğer maddelerden dokunan kumaşlardan elbise olama­yacağını kasdettiği söylenemez. Ancak bu kimsenin böyle söylemekle; yiye­cekler içinde etin, giyecekler içinde de yünlü kumaşların büyük bir yeri ol­duğunu söylemek istediğine hükmedilir. Doğrusu da budur.